Şişli’de ismini aldığı semtte yer alan Teşvikiye Camii, 1853 yılında inşa edilmiştir. Bu bölge eski zamanlarda Haseki Meydanı olarak bilinmektedir ve Osmanlı padişahları burayı sıklıkla gezinti ve spor faaliyetleri için ziyaret etmekteydiler.

Arnavutköy-Akıntı Burnu’nda bulunan cami Osmanlı son dönem eserlerindendir. Sultan II. Mahmut tarafından, oğlu Şehzade Tevfik adına yaptırılmıştır. 1832 yılında inşa edilen camii geniş bir bahçe içinde yer almaktadır.

500. Yıl Vakfı’nın girişimi olan Türk Musevileri Müzesi, Galata Köprüsü’nün yanında, 19. yüzyıla ait Zulfaris Sinagogu’nun yenilenmesiyle açılmıştır.

Mimar Sinan’ın erken dönem eserlerinden biri olan Mihrimah Sultan Camii, 1548 yılında Kanuni Sultan Süleyman tarafından Hürrem’den olma kızı Mihrimah Sultan adına yaptırılmıştır. Bu külliye bir cami, bir okul, bir çeşme, on altı odalı bir medrese, sekiz odalı bir konuk evi, ambar ve bir kervansaraydan oluşur.

İstanbul’un üçüncü tepesinin sırtlarında yer alan bu kilise, 10 ila 11. yüzyıl arasında yapılmıştır. Latin istilasından sonra restorasyondan geçen kilise Roma Katolik Kilisesi olarak kullanıldı.

Mısır Çarşısı’nın karşısında yer alan Yeni Cami, yapımı en uzun süren cami olma özelliğine sahiptir. III. Murat’ın eşi Safiye Sultan tarafından 1589 yılında yaptırılmaya başlanan cami inşaatı bir süre durduktan sonra 1661’de IV. Mehmet’in annesi Valide Turhan Sultan tarafından devam ettirilmiştir.

Osmanlı Yahudisi, finansör ve hayırsever Abraham Salomon Kamondo tarafından 1800’lü yıllarda yaptırılan Yeniköy Sinagogu, hayli küçük bir ibadethanedir.

II. Tiberius döneminde yerinde bir mabet olduğu söylenen Yer Altı Camii ile ilgili rivayetlerden birisi de, 714 yılında İstanbul’u fethetmek üzere gelen Arap ordularının burada yedi yıl kalmış ve savaşta şehit olanların buraya defnedilmiş olmasıdır.

Barbaros Bulvarı üzerinde bulunan Yıldız Hamidiye Camii, Sultan II. Abdülhamit tarafından mimar Sarkis Balyan’a 1884-1886 yılları arasında yaptırılmıştır.

Anadolu Kavağı’nda Beykoz ilçesinde, kendisiyle aynı ismi taşıyan Yuşa Tepesi’nde bulunan camidir. Bu tepe, tarihin ilk dönemlerinden beri kutsal olarak kabul edilmiş ve İstanbul’dan geçen çeşitli uygarlıklar burada kendi dinlerine ait mabet ve tapınaklar inşa etmiştir.