Meet the Istanbulites – Melanie Mehrer

Bize biraz kendinden bahsedebilir misin?

Melanie Mehrer İstanbul’da yaşayan Kanada’lı bir sanatçı ve sanat öğretmeni. Daha önce Dominik Cumhuriyeti, Tayvan, Şanghay, Çin ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde çalışmış ama istanbul’u evi olarak benimsemiş biri. İstanbul’un tuhaflıklarını anlatan resimleriyle farklı farklı küçük sergiler açtı.

İstanbul’a geliş nedenin neydi? Geldiğinden beri hayatında ne gibi değişiklikler oldu?

İstanbul’a ilk kez çıktığım Mısır, Ürdün, Suriye ve Türkiye seyahatimde geldim. Türkiye’deki ilk durağım Kapadokya olmuştu. Ablam ve ben Türkiye’nin sahil şeridini dolaşmak üzere 3 haftalık bir gezi planı yapmıştık, ama istanbul’u o kadar sevdik ki Sultanahmet’te valizlerimizi yere koyduk ve üç hafta boyunca İstanbul’dan başka bir yere de gitmedik. 2009’da, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki hayatımı ve işimi sevmediğimi fark ettiğimde bir seneliğine buraya gelmeye ve hayatıma yeni bir yön vermekle ilgili planlar yapmak istedim. Şehir beni o kadar etkiledi ve ilham verdi ki İstanbul ile ilgili kendi bakış açımı yansıtan resimler serisi yapmaya başladım. Bir sanatçı ve sanat öğretmeni olma hayalimi gerçekleştirmeye karar verdim. Evime döndüm, görsel iletişim sanatları üzerine diploma aldım ve 2012’de hayallerimi gerçekleştirmek için Türkiye’ye geri geldim.

İstanbul denince aklına ilk ne geliyor?

İstanbul’da gerçekten de gittiğim başka hiç bir yerde tanık olmadığım çok güçlü bir yaratıcı akım var. Buradaki tarih ve fiziksel alan varken başka insanların bana ilham vermesine ihtiyacım kalmıyor. Bence İstanbul’un tamamını tek bir yaşam zarfında görebilmek mümkün değil. Her gün aynı yollardan yürüsem bile yine de farklı ve yeni şeyler bulabiliyorum. O kadar çok akım ve kesişen yollarla dolu ki bu şehir, bu enerjinin bir bağımlılık oluşturduğunu hissediyorum. Bazen arkadaşlarımla birlikte dünyanın başka bir yerinde yaşamanın bize en büyük kötülük olabileceğinden bahsediyoruz.

İstanbul’un seni in çok heyecanlandıran yanı ne?

. Buraya gelmeyi düşünen insanlara iki tavsiyem var, mutlaka John Freely’nin “Strolling through İstanbul” kitabını yanlarına alsınlar ve oradaki yürüyüş gezilerini deneyerek kendilerini maceraya bıraksınlar. Benim en keyif aldığım şeylerden biri Galata köprüsünde Rakı ve Şalgam içerken etraftaki balıkçıları izlemek ve Boğaz’da gezinen tekneleri izlemek.

Bize İstanbul’la ilgili bir anını anlatabilir misin?

Sanırım İstanbul’daki en güzel gecem 2009’da arkadaşlarımla birlikte Hilton – Harbiye Amfitiyatro sahnesinde izlediğimiz Leonard Coen Konseri’ydi. O gece dolunayda sıcak bir geceydi ve amfitiyatro hıncahınç doluydu. Bir Kanadalı olarak Leonard Coen’in Türkler arasında bu kadar popüler olması bana biraz sürpriz olmuştu. Sanırım bu da istanbul’un ne kadar uluslararası bir şehir olduğunu anlatan güzel bir örnek.

 

Mapwidget
Biletixheader
Alış Satış
USD 32.4747 32.5332
EURO 34.8231 34.8859