Osmanlı ve Nuruosman isimleriyle de anılan caminin yapımına Sultan I. Mahmud döneminde başlanmıştır. Mimarılığını Mustafa Ağa’nın yaptığı caminin tamamlanması, I. Mahmud’un ölümünden sonra, 1755 yılına denk gelir.
İki kapılı geniş bir avlunun içerisinde yer alan caminin çevresinde ayrıca medrese, imaret, kütüphane, sebil, çeşme ve dükkanlar bulunur.
Barok üslubun etkisindeki caminin 12 sütun üzerine oturan 14 kubbesi bulunur. Beş sıra halindeki 174 penceresi caminin içerisini aydınlatmaktadır. İkişer şerefli iki minaresi bulunan caminin iç akustiği mükemmeldir.