İstanbul’un Bizans döneminin M.Ö 330 yılında İmparator Büyük Konstantin’in şehri Bizans ya da Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti ilan etmesiyle başladığı düşünülür. İstanbul’un kendine has ve stratejik konumu, şehri bir başkent için en iyi tercih kılmıştır.
Şehir yaygın olarak, “Konstantin’in şehri” anlamına gelen Konstantinopolis olarak bilinmeye başlanır. Nea Roma yani Yeni Roma olarak da anılan şehir, Roma’ya oldukça benzemektedir. Her iki şehir de yedi tepe üzerine kuruludur. Eski İstanbul’un yerleşimi Marmara Denizi ve Haliç ile çevrelenmiştir; Roma ise Tiber nehriyle.
Şehir, yeni başkent olduktan sonra, Roma’nın gücü doğuya kaymış ve Konsantinopolis Hristiyanlığın ve Yunan kültürünün merkezi haline gelmiştir. Bizans İmparatorluğu’nun hükmü boyunca şehir pek çok sanatsal ve mimari eserle donatılmıştır. Roma tapınakları kiliselerle değiştirilmiş; şehrin dört bir yanında aralarında heybetiyle öne çıkan Aya Sofya’nın da olduğu pek çok yeni kilise inşa edilmiştir.
Konstantin’in yönetimi döneminde, şehir büyük değişimler ve gelişmeler yaşar. Hipodrom, su kanaları, şehir surları, saraylar ve meydanlar inşa edilir. Bizans döneminin son dönemlerine doğru, Konstantinopolis Avrupa kıtasının en geniş ve en zengin şehri olur.
Dördüncü Haçlı’dan sonra, şehir harap olur. Bizans İmparatorluğu 1261 yılında yeniden canlanır ancak zayıflamıştır. Şehrin nüfusu yarım milyondan yüzbinlere düşer. Byzantium güçlü bir imparatorluk olma özelliğini yitirmiştir: koca imparatorluk Konstantinopolis’in topraklarına kadar küçülmüştür.
Konstantinopolis, Osmanlılar’ın hedefi haline gelir. Bizans imparatorları Osmanlılar’ın egemenliğini kabul etmiş ve imparatorluğa vergi vermeye başlamıştır. 14. yüzyılın ortasında, Osmanlılar, şehrin etrafındaki küçük kasabaları ele geçirmeye ve şehre giden tedarik yollarını kesmeye başlar.
Mehmet II bir yılı hazırlıklara ayırır. Toplar dökülür, Boğaz’ı kontrol altına almak için Rumeli Hisarı inşa edilir. Asker sayısını ikiye katlar. Nisan 1453’te, ilk Osmanlı akıncıları İstanbul önünde görünür. Sekiz haftalık bir kuşatmanın sonunda, gemiler, kara üzerinden, Kasımpaşa’dan Haliç’e indirilir. Romalılar için bir şok, tarih içinse bir efsane, Konstantinopolis, bundan sonra Fatih adını alan Sultan II. Mehmet tarafından alınır ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yeni başkenti ilan edilir.